Saphir (Q44) Denizaltısı
İmalatçı
|
Arsenal de Toulon |
Sipariş
|
|
K.K.
|
Ekim 1903 |
D.İ.
|
6 Şubat 1908 |
D.K.
|
10 Aralık 1910 |
Ağırlık
|
395 ton |
Boy
|
44.9 m |
En
|
3.9 m |
Su Çekimi
|
3.77 m |
Motor
|
2x dizel (590 bhp) ve 2x elektrik (600 PS) |
Menzil
|
2000 nmi |
Hız
|
11.26 knot
|
Personel
|
25 (2 subay ve 23 denizci) |
Silahlar
|
4x45 cm TT |
A)Tasarım= Saphir, Emeraude-sınıfı bir denizaltıydı. Bu sınıf denizaltılar, 6 üyeden oluşuyordu ve Fransız Donanması'nın 1903 inşa programı kapsamında tek gövdeli denizaltılar olarak tasarlanmışlardı. Kendilerinden önce gelen tasarımlara kıyasla daha hızlı hareket edebilen Emeraude-sınıfı denizaltılar, ayrıca daha uzun bir menzile ve kısa bir dalış süresine sahipti. Denizaltılardaki motorlar, Sautter-Harle şirketi tarafından üretilmişti.
B)Hizmet Hayatı= Saphir, hizmet hayatına başladıktan sonra Akdeniz'e gönderildi. 1913'te bölgeyi savunmak için Bizerte'de konuşlanmış bir filoya katıldı. 1914'ün sonlarında, Çanakkale'ye daha yakın olmak ve Türk boğazlarının izlenmesi ve ablukasına katılmak için Bozcaada'daki bir üsse hareket etti.
13 Aralık 1914'te İngiliz denizaltısı HMS B-11 boğazlara girdi ve Osmanlı donanmasına ait savaş gemisi Mesudiye'yi batırdı. 15 Ocak 1915'te B-11 örneğini izlemeyi seçen Saphir'in komutanı (Lt.Henri Fournier) ,Boğazların girişini zorlamaya çalıştı.
C)Batışı= 15 Ocak 1915 günü saat 6-7 sukarında Boğaz medhalinde dalışa geçen Saphir, bir süre bu durumda seyir yaptıktan sonra buradaki akıntının etkisiyle saat 07:20'de karaya oturmuştur. Kısa bir süre sonra buradan kurtulan denizaltı,Kepez'deki mayın hatlarını fark etmiş ve buradan kaçınmak için 21 metreye dalış gerçekleştirmiştir.
Saat 8-9 sularında mayın kablolarına sürtündüğünü işiten Saphir, kısa süre sonra bu hattı başarılı bir şekilde geçtiyse de bu esnada denizaltı iskele kıç tarafından ve omurganın 280 cm yukarısından ciddi miktarda su içeri sızmaya başlamıştır.
Denizaltıdan kurtarılan esirlerden birisi olan Rudenno'ya göre bu bölgedeki perçinler daha önceden Malta'da tamir ettirilmiş, ancak bu olaydan ötürü bunun başarılı bir şekilde yapılamadığı anlaşılmıştı. Tulumbalar vasıtasıyla içeriye sızmakta olan deniz suyunun önüne geçilmesine çalışılarak yola devam edilmeye çalışıldıysa da kısa bir süre sonra azımsanamayacak derecede suyun Saphir'e girdiği fark edilmiştir.
Sızan suyun kollektörler üzeine dökülmeye başlaması Saphir'in elektrik aksamının yeterince iyi çalışmamasına, denizaltı içinde aşırı bir gürültüye ve buhar çıkmasına neden olmuştur. Ayrıca suyu tahliye eden tulumbalardan birinin devre dışı kalmasından dolayı su miktarı artmış ve Boğaz'daki tehlikeli bölgenin geçilmiş olmasından ötürü saat 11:30'da Sarısığlar Koyunda denizaltı yüzeye çıkmıştır.
Yüzeye çıktıktan sadece birkaç dakika sonra Türk kuvvetleri tarafından fark edilen Saphir, 3 dakika sonra tekrardan dalışa geçti. Dipte 30 dakika kadar kaldıktan sonra motorları tam tornistan yaparak hareket etmeyi deneyen denizaltı bunu başaramamış ama balast tanklarını patlatmak suretiyle bu vaziyetten kurtulmuşsa da kısa bir süre sonra 45 derecelik bir açı ile batarak 70 metre derinlikte dibe oturdu.
Fakat bu derinlik Saphir için fazlaydı ve denizaltıdaki sızıntı artarafk kontrol odasına kadar suyun ulaşmasına sebep olmuştur. Bunun üzerine denizaltınınkomutanı Fournier; ana balast tanklarının tekrar patlatılması emrini vemriş, ancal bu teşebbüs pek bir işe yaramamıştır.
Bu gelişme üzerine acil durumlarda kullanılan dalma teknelerinin çözülmesi emredilmiştir. Teknelerin çözülmesinden sonra aniden yüzeye çıkan denizaltıyı daldırmak için ana tanklar doldurulmuş, bu sırada Osmanlı gemilerinden Çanakkale motoru, İsa Reis gambotu ve Nusret mayın gemisi, Saphir'i görerek ateş açmaya başlamışlardır. Saphir isabet almasa da ana teknelerin çözülmesinden dolayı dengesinin yitirerek su üzerinde kalmaya mecbur bırakılmıştır.
Mürettebat açılana teş karşısında güverteye çıkarak yarı çıplak bir halde ateşin kesilmesi için elleriyle işaretler yapmışlardır. Saphir içindeki suyu tahliye eden basınçlı havanın bitmesi üzerine (hava valfleri personel tarafından denizaltının Osmanlı ellerine geçmesini önlemekiçin açılmıştı) Saphir tekrar su almaya başlamış ve 5 dakika sonra da bamtıştır. Personelden 13 kişi kurtarılırken, aralarında denizaltı komutanı Fournier'in de olduğu diğer 14 kişi ise kurtulamamıştı.
D)Osmanlı Çıkarma Teşebbüsü= Denizaltı gemisi batıığı yerde bir yağ tabakası bırakmış ve bu yere şamandra bırakılarak Saphir'in yeri işaretlenmiştir. Köseburun ile Değirmen Burnu arasında oluşturulan hattın Anadolu sahilinden yaklaşık 400 metre mesafede ve XX metre derinlikte bulunmaktaydı. Denizaltı battıktan sonra üç gün boyunca aynı mevkidde hava kabarcıkları görülmüştü.
Osmanlı Donanması batan Saphir' kurtarıp gerekli tamiratın yapılmasından sonra kullanılması amacıyla vakit kaybetmeden harekete geçmiştir. Evvela denizaltının battığı bölge taranmış, iskandil ile yapılan ölçümler sonucunda batığın 26 kulaç derinlikte olduğu tespit edilmiştir.
Bahriyenin en iyi dalgıçlarından Yzb. Ahmed Efendi, Saphir'e imek için görevlendirilmiştir. Su üstüne yerleştirilen şamandıranın halatından tutunarak dalan Ahmed Efendi, en fazla 20 kulaç derinliğe inebilmiş ve daha sonra baygın bir şekilde çıkarılmıştır.
Bu derinlikten daha aşağıya dalınamamış olması ve suyun bulanık olması, denizaltının çıkarılmasının o gün koşullarında neredeyse imkansız olduğunu göstermekteydi. Haliç Komodoru Süleyman Efendi tarafından denizaltının çıkarılmasına yönelik teknik bir öneri sunsa da, hem teknik imkansızlıklar hem de Saphir'in bulunduğu alandaki fiziki şartlar nedeniyle bu gerçekleştirilememişti.
E)Kısmen Sökülüşü= 45 yıl kadar denizin derinliklerine yalnız başına kalan Saphir denizaltısının enkazı, 1960larda emrindeki bir ekip ile dalış yapan Vedat Dora'nın yüzdürme teşebbüsünü yaşayacaktı. Ekip; denizaltının kule kaporta girişine valfli bir kapak monte ederek içeri hava vermiş (kule muhafazasına), ancak kulenin her tarafından hava sızınca bu işlemden vazgeçilmiştir. Bu çalışmalar sırasında; denizaltının 500 kg'lık 2 pervanesi ve periskobu, Türkiye'nin ilk sivil dalgıçlarından Tatar Adil tarafından sökülmüştü.
Tarihler 1970 yılının sonlarını gösterdiğinde Metear şirketi; hükumetten aldıkları izin ile Sibel dalgıç gemisine binmiş ve 1 Kasım 1970 günü bölgeye gelerek enkaz üzerinde çalışmaya başlamışlardır. Çalışmanın başlangıcında; denizaltının kıç tarafının dinamitlenmesinden sonra , denizaltıdan ayrılıp makine dairesine girilmesi kararlaştırıldı. Yapılan göz hesapları ve inceleme sayesinde (arka tarafı ayırmak için) ilk dinamit grubu, iskele tarafı eşelendikten sonra Saphir'in karinasının altına sıkıştırıldı.
Dinamitler patlatıldıktan 15 dakika sonra; 2.patlayıcı grubunu yerleştirmeye inen dalgıç; kulenin koptuğunu ve sancak tarafına düşmüş olduğunu gördü. Kulenin asıl yerindeyse demir parçaları ve 5 mm kalınlığında bronz muhafaza kalıntıları vardı. Yaklaşık bir hafta sonra 10 küsür tonluk arka tarafa vinç takıldı ve bu kısım çıkarıldı. Bu kısım daha sonra Eceabat-Kilye iskelesine getirilerek kamyona yüklendi.
Saphir'deki çalışmalar kış boyunca devam etti. Denizaltı; kıçtan 48 metre, pruvadan 52 metrede bulunuyor ve sancak tarafına 30 derece kadar yatık olarak duruyordu. Sancak tarafına yatık olduğu için de iskele ana makina, dinamolar, elektrik motorları, hava kompresör ve tüpleri çıkarılmıştır.
Denizaltının içini kaplayan kalın bakır kablolar; Sibel'in 15 ton kaldıran güçlü vinci sayesinde söküldü. Geriye kalan küçük döküntü parçalar da dalgıçlar tarafından sepetlere konularak yüzeye çıkarıldı. İşlemler 15 Nisan 1971 günü tamamlandıktan sonra Saphir terk edildi.
Çalışmalara katılan dalgıçlardan biri olan Ersin Sueren, çalışmalar sırasında çıkardığı 16 parçayı 1975 yılında Beşiktaş Deniz Müzesine bağışladı. Bu parçaların arasında 4 dinamo plakası, iskele feneri, 1 tabanca, Fransız üçlüsü bir tüfek, 1 süngü, 1 pipo ve denizaltının isim plakası var.
F)Durumu= Saphir'in pruva tarafı 4 gözlü bir canavar gibi 52 metre derinde yatıyor.
KAYNAKLAR
1- Ersin Sueren
2- https://en.wikipedia.org/wiki/French_submarine_saphir_(1908)
3- https://fr.wikipedia.org/wiki/Classe_Emeraude
4- 1.Dünya Savaşında Çanakkale Boğazı ve Marmara'da Denizaltı Muharebeleri (Yüksek Lisans Tezi, Kemal Koç, 2012)