İmalatçı
|
James & George Thomson, Clydebank (Yard 250)
|
Tipi
|
Yolcu Gemisi olarak inşa edildi
|
Denize İnme
|
5 Haziran 1890
|
Ağırlık
|
1059 grt
|
Boy
|
253 ft
|
En
|
35.1 ft
|
Su Çekimi
|
14.8 ft
|
Motor
|
2 x tri-cyl, 2 screw (imalatçı tarafından)
|
Motor Gücü
|
360 nhp
|
Hız
|
19 knot
|
1890 yılında Frederica adı altında bir yolcu gemisi olarak denize indirildi ve ilk sahibi olan 'London & Southwstern Railway Company (Southhampton)' şirketi için çalışmaya başladı.
A)Satın Alınması ve Türk Donanması Hizmeti= Askeri nakliye gemilerine yönelik olarak duyulan ihtiyaçtan ötürü Harbiye Nezareti'nin 1910 bütçesinden tasarruf edilerek Gülcemal; Karadeniz, Akdeniz, Bahr-i Ahmer, Kızılırmak ve Plevne vapurları ile beraber satın alınmış, gemilerin sened-i bahrileri de Bahriye Nezareti için düzenlenmiştir.
Satın alındıktan bir süre sonra havuza alınan ve kontrolleri yapılan gemi, Nilüfer adını almış ve daha sonra Asitaneli Hristo Efendi'nin kaptanlığına emanet edilmiştir. Balkan Savaşları sırasında asker ve hayvan nakliyatı gerçekleştiren Nilüfer, Şarköy çıkarmasına da iştirak etmiştir.
Nezaret-i Umur-ı Bahriye; 17 Aralık 1913 tarihli bir bildiride, Nilüfer'in de aralarında olduğu bazı vapurların donanmada kullanılabileceği bir yer olmadığını beyan etmiştir. 23 Şubat 1914 tarihinde Meclis-i Vükela'nın da uygun görmesi sayesinde, Nilüfer'in de aralarında olduğu bu gemiler, Seyr-i Sefain İdaresine devredilmişlerdi.
B)1.Dünya Savaşı ve 2.Donanma Hizmeti= 2 Ağustos 1914 tarihinde ilan edilen genel seferberliğin ilanından sonra Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi'ne ait Samsun ve Gayret romörkörleri ile Nilüfer vapuru'na mayın gemisi olarak kullanılmak üzere el konuldu. Tadilata giren ve yeni görevi için çeşitli ekipmanla donatılan Nilüfer'in komutası, 29 Ağustos 1914 tarihinde Kolağası Murad Efendi'ye verildi.
Gemide Murad Efendi ile beraber dokuz Türk subayı daha vardı. 4 Eylül 1914 günü Bandırma'da Osmanlı donanması 1. Kumandanı Amiral Souchon'un emri altına giren gemi, daha sonra donanmanın diğer gemileri ile beraber Marmara'dda manevralar ile atış ve mayın arama talimleri gerçekleştirmiştir.
Ayrıca Amiral Souchon'un komutası altında gruplar halinde Karadeniz'e çıkıldı. Bu süreçte Nilüfer, Çanakkale'de de bulundu.
C)Batışı= Osmanlı devletini 1.Dünya Savaşına sokacak olan Sevastopol harekatına katılan gemi, 29 Ekim 1914 günü Sevastopol önlerinde ve kıyıdan 2 mil açıkta gizlice 60 mayın dökmeyi başarmıştır. Ertesi günü Boğaz'a dönen gemi, 17 Kasım 1914 günü Amiral Souchon tarafından kruvazör harekatı yapmak için Batı Karadeniz'e sevk edilen Nilüfer'den bir daha haber alınamadı.
Bundan sadece dört gün sonra Şile sahillerine vuran 4 adet cenaze ve çeşitli enkaz parçalarının (çeşitli evrak, kamara parçaları, vapur demirine mahsus şamandra, Nilüfer yazılı bir can simidi, 19 parçalı işaret sancağı, 1 paket muhraebe varakası, kamara kapısı, benzin fıçısı) yerel sandalcılar tarafından bulunup yerel yetkililere teslim edilmesi sonrasında gerçekleştirilen inceleme sayesinde; Nilüfer gemisinin, bir serseri mayına çarparal Şİle açıklarında batmış olduğu kanısına ulaşılmıştır. Yerel yekililer; daha sonra durumu bildiren bir takım yazıları, Bahriye ve Dahiliye nezaretlerine yollamıştır.
D)Kurtulanlar= Nilüfer kaybolduğu esnada gemide bulunan 73 kişinin tamamının şehit olduğu düşünülmekteydi. İlginçtir ki gemi battığı sırada bazı kişilerin kurtulduğu ve Ruslara esir düştüğü anlaşılacaktı. Nezaret-i Umur-ı Bahriye 2. Daire 1. Şubesi tarafından Harbiye Hezareti'ne 14 Şubat 1916 tarihinde gönderilen bir yazıda, geminin çarkçı subaylarından olan Edhem Efendi'nin Anadolu Kavağındaki annesine yazdığı ve Ruslara esir düştüğünü bildiren bir mektuptan bahsedilmiştir. Söz konusu mektup şu şekildeydi=
''Arz ve selam selam ile ellerinizden öperim. Gemimiz gark oldu. Üç aydan beri dahil-i Rusya'da bulunuyorum. Benim için keder etmeyiniz. Gayet iyiyim, şimdiye kadar size mektup göndermenin imkanı yok idi. Bu mektubumu size gönderebilecek bir arkadaşım ile gönderiyorum. Kızıma ve bütün aile efradıma arz-ıselam. İnşallah kariben sulh olur da vatanıma avdet ederim''.
Osmanlı devleti, 1. Dünya Savaşı esnasında İngiltere'den sonra en çok esiri Rusya'ya vermişti. Rusya'da karada devam eden çatışmalarından alınan harp esirleri olduğu gibi Karadeniz'de batan Osmanlı gemilerinden kurtarılarak alınan esirler de bulunuyordu. Rusya'da olan bu esirler için Hilal-i Ahmet Cemiyeti tarafından çeşitli çalışmalar ve esirlerin durumları hakkında bilgi edinme çabaları gerçekleştirilmiştir.
1 Ocak 1917'de Hilal-i Ahmer Cemiyeti İzmir Heyet-i Merkeziyyesi Reisi tarafından Hilal-i Ahmer Cemiyeti Üsera Komisyonu'na gönderilen bir yazıda, Nilüfer'de görev yapan İzmirli Doğramacı Hayri Efendi oğlu Ali Vahib'in geminin batışından sağ kurtulanlar arasında olarak Ruslara esir düştüğünün ailesi tarafından tevatüren haber alındığı ve Ali Vahib'e dair tahkikat yapılması rica edilmiştir.
Elbette Nilüfer'in batışından kurtulanlar sadece Ruslara esir düşenler ile de sınırlı değildi. Geminin katibi Süleyman Besim Efendi ile Zabit Rahmi Bey, olay esnasında karada idiler. Ateşçi-i Salis Alucralı Halil oğlu Osman ise sıladaydı.
KAYNAKLAR 1- Seyr-i Sefain Öncesi ve Sonrası (Eser Tutel) 2- https://tr.wikipedia.org/wiki/Nilüfer_(mayın_dökme_gemisi) 3- https://dergipark.org.tr/tr/pub/otam/issue/67201/1048993 4- https://wrecksite.eu/wreck.aspx?162330 5- https://www.clydeships.co.uk/view.php?official_number=&imo=&builder_eng= &year_built=&launch_after=&launch_before=&propulsion=&category=&owner= &port=&flag=&disposal=&lost=&ref=22421